Sayfalar

1 Haziran 2014 Pazar

Sen de oradaydın Can Baba!


Fazıl Say’ı anlatmama gerek yok Can Baba! Senin tayfadan, bilirsin onu. Zaten öyle bir albüm yaptı ki, seni bütün dostlarınla aynı masaya oturttu. Metin Altıok da var o masada Nazım Hikmet de. Bununla da yetinmedi deli çocuk, Rilke şiirlerinin sokak sokak dolaştığı, Schiele tablolarının bedenimizin zavallılığını ezberlettiği Viyana’dan iki güzel dostuyla tanıştırdı bizi. Ferhan Önder ve Ferzan Önder kardeşler, piyanoyu öyle çalıyorlar ki, her notada bir yudum şarap almış gibi oluyorsun Can Baba! Konser bittiğinde, “içtim şarap, halim harap” vaziyetindeyiz anlayacağın. Zaten bu üç fırlama, 3F (Fazıl-Ferhan-Ferzan) almış Gezi ruhunu Viyana’nın göbeğine yerleştirmişler. Nasıl geçmezsin serden?

Ama benim diyeceğim başka Can Baba! Senin “Sardunya’ya Ağıt”ı pek güzel bir şarkı yaptı, Bağcan’lardan Serenad’a pek güzel güzel söyletti ya Fazıl. Bu kez de bizi yeni bir sesle tanıştırdı. Mezzo-soprano Senem Demircioğlu, çıktı sahneye kırmızılar içinde, verdi nefesini salona, vurdu ayağını yere, başladı senin dizelerini beynimize nakşetmeye. Sen de ne yazmışsın be baba! Fazıl abandı piyanoya, Senem yüklendi gırtlağına, salon başladı Can Baba olmaya. Şarkının finalinde “İkindiyin saat beşte!” diye kalktı eller havaya, beş parmak gösterildi dosta düşmana.

“Her yer Taksim, her yer direniş” diye inliyordu salon amma lakin, bir yanımız da biliyordu ki “Her yer Can Baba, her yer şiir!” Herkese selamını söyledim. Eyvallah!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder